candemir

37

candemir15 Şubat 2016

GIDALARDA, BİLGİ KİRLİLİĞİNİN TÜKETİCİLERDE YARATTIĞI TRAVMA (*)

bilgikirliligi1Dikkatle takip ettiğimizde hemen her fırsatta sosyal medya başta olmak üzere yazılı ve görsel basında da her gün bilirkişi görünümünde bilgilendirme adına gıdaların her yönüyle ilgili yekin veya yetkin olmayan en az bir haber/program yapılmaktadır.

Çok uzun süredir hayvan kökenli gıda ve gıda kontrol laboratuvarları ile ilgili STK’larda görev aldım ve de almaya devam etmekteyim. Bu görevlerime bağlı olarak kendi alanıma giren konularda yazılarım, röportajlarım ve canlı yayında açıklamalarımı yapmaktayım. Geçen bu süre zarfında geçmişe yönelik yapılanlarla edindiğim tecrübelerim sonucunda bazı kişilerin gerçekten iyi niyetli doğruyu anlattığını zannettiğini, bazılarının ise bir meşhur olma hevesi uğruna bilgi vermek adına söylemleriyle bir dizi yanlış veya eksik açıklamalara neden olduklarına tanık oldum. Ayrıca genelde eğlence ağırlıklı yayın yapan radyo ve görsel basında zaman zaman az sayıda da olsa tüketicilerin dikkatini çekmek ve programlarının izlenebilirliğini arttırmak adına bu bilgi kirliliğine sehven de olsa katkı sağlamakta olduğu hepimizce bilinmektedir.

Günümüzde hiçbir zaman gıda hakkındaki konuları, tüketiciyi bir öğrenci gibi kabul edip ders verilen bir ortam gibi algılanmasını ve bilgilerin sadece akademisyenlerin vermesini veya devletin ilgili kuruluşlarınca görevlendirilmiş resmi birer gıda sözcüsü açıklamalı vb. totaliter bir yapının dışında yasaklanmalı beklentisi içinde olamayız. Gayet doğaldır ki mesleklerini temsil eden odalar, birlikler, ihtisas sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, münferiden akademisyenler ve de alaylı olarak isimlendirdiğimiz, işin mutfağında yetişen ustalar doğal olarak tüketicileri bilgilendirmelerini yapmalı ve tecrübelerini paylaşmalıdırlar.

Bilgi kirliliğini önlemek için ne yapmalıyız dediğimizde sadece konuştuğumuz konuların sınırlarının iyi çizilmesi gerektiğine inanmaktayım. Bu durumda bence birey olarak, üzerimize düşen tarafımıza yöneltilecek soruların tamamına cevap vermek veya tartışılan her konuya mutlaka bir söz söylemek gerekip gerekmediğini önce kendimize dönüp bu soruyu cevap verecek yetkinlikte ve tecrübede olup olmadığının sorgulanmasının gerektiğidir. Kendisine yöneltilen soruyu veya tartışılan konulara yetkin olmadığını belirtmek ve cevap vermeyerek hatta bu konuda daha yetkin olanlara yönlendirmek birey olarak bizi tüketici nezdinde yükseltecek ve de en önemlisi olarak bilgi kirliliğinin önüne geçerek üzerimize düşen vazifeyi yaptığımıza dair bu konuda tek anahtar olacağına inanmaktayım.

Aksi durum ve davranışlar; günümüzde olduğu gibi tüketicilerin özellikle gıdada neyi nasıl tüketeceğini bilgi kirliliğine bağlı olarak bilememesi ve beraberinde ilgisiz kalması ile gıda sektörünün hak etmediği zararlara sebebiyet vermesini ve de zihninde yer alan infialler sonucunda tüketici reflekslerinin nereye varacağını veya ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağını bilemez duruma getirmektedir.

Son söz olarak kendisine bilgilendirme anlamında söz hakkı tanınan her gıdayla ilgili yetkin kimliklerin, doğru bilgiyi vermeleri gerektiğini, nerede duracağını herkesten çok kendilerinin değerlendirmeleri gerektiğini düşünmekteyim.

Veteriner Hekim Dr.Can DEMİR

 

(*): Gıda Teknolojisi Dergisi, Şubat 2016 – Yıl:20 – Sayı:1 – Sayfa:54

 

37

candemir1 Şubat 2016

Kırmızı et fiyatlarında sürekli artışın kök sebepleri ve Çözümler

 kirmizi_et_resim

   Kırmızı et fiyatlarının aşağıya çekilebilmesine katkıda bulunmak için sanayileşen kırmızı et besiciliği beraberinde, Aile çiftçiliği teşviklerle desteklenmeli, koyun ve keçi üretiminin artması için başta kamu spotları, ilgili STK etkinlikleri olmak üzere tüketici talebi artırılmalı ve ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca büyük baş besiciliğinde sütçü ırklar yerine, etçi ve kombine ırkların yaygınlaştırılması için günlük politikalardan ziyade, uzun vadeli ve kalıcı çözümler üretilmelidir.

   1984 yılından itibaren uygulanan reorganizasyon çalışmaları kapsamında, Haralar bünyesindeki meraların zenginleştirilmesi yerine, azaltma ve hatta ortan kaldırılarak TİGEM yapılanması oluşturulmuştur. Meralarımız gün geçtikçe yetersiz kalmakla birlikte, yerli yem üretimi azalmış ve ihtiyaca cevap vermediği hepimizce bilinmektedir. Yem bitkileri ve yem ham maddelerinin üretiminin artırılması ile bu konudaki teşvikler doğrudan yem olarak verilmelidir.

   Başta İstanbul ili olmak üzere kayıt dışılığı ile sağlıksız ve de olabilecek kayıt dışı kesimlerin önüne geçilmesi ile depolama ve dağıtım için Et sanayi sitesi (Avrupa ve Anadolu yakasına ayrı ayrı) kurulmalı ve resmi denetimin etkinliği artırmalıdır.

   Kırmızı et satışında toptan et satışlarındaki KDV oranının %1 olması ancak perakende kırmızı et satış noktalarının %8 olarak kalması haksız rekabet ve mali sıkıntılar oluşturduğundan %1’lik KDV oranı tüketici lehine perakendeci esnafa da uygulanmalıdır.

   2014/20 sayılı Başbakanlık genelgesinin 9 Aralık 2014 tarihli resmi gazetede yayınlanarak faaliyetlerine başlayan “GIDA VE TARIMSAL ÜRÜN PİYASALARI İZLEME VE DEĞERLENDİRME KOMİTESİ” çalışmalarının başta kırmızı et olmak üzere, öncelikle temel gıdalarda daha aktif olunması ve alınan kararların piyasalara etkimesi ve tüketicilerin yararına olabilmesi için;

1- Komite tarafından alınan veya alınacak kararların büyük bir çoğunluğunun icrası ile piyasalara etkimesi için yapılması gereken çalışmaların Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın asli görevleri kapsamında olduğundan sonuçları itibariyle takibinin ve de kararların gerçekleşme düzeyinin, başarı sağlama oranının ölçülebilmesi için olabilecek aksaklıklarla birlikte uygulama sürecini yavaşlatacağı kanaatindeyiz. Bu nedenle öncelikle genelgenin yönetmeliğe dönüştürülmesi ve detaylandırılmasını, üç ayda bir yapılacak toplantının en az ayda bir yapılmasını, kuvvetler ayrılığı prensibi gereği icracı Bakanlığının (GTH Bakanlığı) yerine, Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı tarafından toplantılara başkanlık etmesinin daha uygun olacağını değerlendirmekteyim.

2- Komitenin çalışmalarını ve bürokrasi gereklerini yerine getirecek sekretaryası, Ekonomi Bakanlığı bünyesinde en az daire başkanlığı düzeyinde teşkilatlandırılmalı ve tecrübelerin birikimi yönünden ve de kamu idaresi hafızası ile başarılı sonuçların arşiv oluşturmasının gerekli olacağına inanmaktayım.

3- İzleme ve değerlendirme komitesinde alınan kararların doğrudan piyasaya etkimesinin sağlanması ve de bu etkilerin doğrudan tüketicilere mali ve kalite ile sağlıklı ve ucuz ürün elde edinebilmeleri yönünden geri bildirim alınabilmesi için ölçülebilmeyle ilgili kurulacak daire başkanlığının bünyesinde birim oluşturulması gereğini düşünmekteyim.

4- İzleme ve değerlendirme komitesince alınan kararların hayata geçirilmesinde başta haksız kazanç elde etme alışkanlıkları (abartılı stoklama, piyasa dengelerini bilerek bozma, kara borsa faaliyetleri vb.) sürdürmede gösterilecek direnç herhangi bir tüzel kuruluş ve kişilere karşı konu itibariyle ilgili bakanlık biriminin mevcut yetkileri dahilinde cezai yaptırım uygulanması ve takibi anlamında bu tür konulara özel kararların alınabilmesi için hazırlanmasını önerdiğimiz yönetmelikte açık ve net olarak detaylandırılması gerekliliği değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak özetle; Gıda ve Tarımsal Ürün İzleme ve Değerlendirme Komitesi, aldığı kararların daha aktif olarak piyasaya etkimesi (BİMER ve Yerel Yönetimlerin beyaz masa uygulamasındaki hızlı sonuç almadaki aktiflikleri vb.), mutlaka geri bildirim alma sistemlerinin kullanılması gereği, önem arz ettiği dikkatle üzerinde durulmalıdır.

Vet. Dr. Can DEMİR

37

candemir22 Aralık 2015

YUMURTADA YENİ DÖNEMİN GETİRDİKLERİ

Yumurta üzerine STT yazılması hakkında, 21-12-2015

Analitik düşünme ile çocuk gelişiminde olmazsa olmaz dediğimiz hayvan kökenli gıdalardan en ekonomik ve kolayca ulaşabildiğimiz yumurta üzerine STT yazılması Tüketici lehine geliştirilmiş bir uygulama olduğundan memnuniyet vericidir. Ancak, Aile çiftçiliğinin korunması ve mağdur edilmemesi ile köy yumurtası tercih eden Tüketicilerin de bu tür yumurtadan mahrum olmaması için, 250 adet ve daha az kanatlı hayvanı olan veya haftalık 1500 adet ve daha az yumurta üretenlerin “KÜÇÜK MİKTARLARDAKİ YUMURTANIN DOĞRUDAN ARZINA DAİR YÖNETMELİK” kapsamında, Aile çiftçisi üreticiye eğitim verilmeli ve doğrudan STT yazıcısı, gıda boyası vb. teşviklerle desteklenerek izlenebilirlik yönünden de kayıt altına alınmalıdır.

Vet.Hekim Dr. Can DEMİR

37

candemir21 Aralık 2015

Gıda Sektörünün Sorunları ile Çözümleri Dosyası, Sayın Bakana Sunuldu

21.12.2015

Sayın, Faruk ÇELİK
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı

GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI / ANKARA

Sayın Bakanım,

Öncelikle yeni görevinizin;  Ailenize, Çiftçimize, Tüketicilerimize ve Büyük Türk milletine hayırlara vesile olmasını dileriz.

Göreve geldiğiniz andan itibaren; Çiftçilerimizin, GTH sektörü ile STK temsilcilerinin sorun ve önerilerini dinlemek için, sosyal medya üzerinden veya bizzat telefon ile görüştüğünüzü ve de ayrıca makamınıza kabul ettiğinizi yakından takip etmekteyiz.

Bizlerde; Sektör ve Tüketici yararına hazırlamış olduğumuz görüşlerimizi, katkı sağlamak maksadıyla aşağıda maddeler halinde bilgilerinize sunmaktayız.

Değerlendirmelerinize arz ederiz. 

Saygılarımızla.

SEKTÖRDEKİ SORUNLAR, ÇÖZÜMLER İLE TÜKETİCİ BEKLENTİLERİMİZ

1-2013 yılında başlatılması gereken ancak her defasında yapılan değişiklikler ile 01.01.2016 tarihine ertelenen Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi gıdalarda izlenebilirlik uygulamasına geçilmesi sağlanmalıdır. Uygulama kapsamına çokça yanıltıcı ve haksız işlemin yapıldığı bilinen; organik sertifikalı, iyi tarım uygulaması ve coğrafi işaretli ürünlerin de alınması ile “Güvenlikli İzlenebilirlik Sistemi” başlatılmalıdır. ÜDTS de başından beri eksik ve hatalı olduğu için sektör tarafından uygulanamayan ve günümüze kadar ertelemelere sebep olan teknik aksaklıklar düzeltilmeli ve de ertelenmemelidir.

2-Ülkemizde hem iç piyasada tüketimi artan hem de çok büyük ihracat fırsatı olarak Helal Sertifikalı Ürünlerde çok sayıda kurum gönüllü olarak çalışma yapmakta ve özellikle dış kaynaklı akreditasyon dahilinde Helal Belgesi vermektedir. Bu durum belgelendirme firmaları, tüketiciler ve firmalar açısından son derece karmaşık bir hal almıştır. Konunun hassasiyeti ve ticari etkileri büyük olduğu için bakanlığın sorunun çözümü noktasında daha fazla etkin olması gereklidir. Bu manada, YK Başkanlığı ile Genel Sekreterliği Ülkemizde bulunan SMIIC çalışmaları desteklemelidir.

3-Resmi denetimin etkin ve sayısal artırımını sağlayacak şekilde yazılım alt yapısıyla GGBS uyumlu mobil cihazlar, gıda kontrolörlerine verilerek, denetimlerin en az il ve ilçe Md.’lüklerince anında izlenebilmeleri ile raporlamanın hızlı yapılması sağlanmalıdır.

4-Semt pazarları ve açıkta gıda satışının resmi denetimlerinin tabana yayılması ve yaygınlaştırılması için hizmet alımı anlamında yerel yönetimlerin yasal mevzuatta belirtildiği şekli ile denetim ağına dahil edilmeli ve ceza yetkisi verilmelidir.

5-Okul kantini ve yemekhaneleri ile hazır yemek sektörünün resmi denetimlerinin tabana yayılması ve yaygınlaştırılması için hizmet alımı anlamında, ISO:17020 kapsamında Akredite Muayene kuruluşları, Üniversite, Vakıf ve Tüzel kuruluşların yasal mevzuatta belirtildiği şekli ile denetim ağına dahil edilmelidir.

6-Resmi denetim esnasında alınan son ürün numunelerinin, akreditasyonunu tamamlayan ve kamu yetkinliği onaylanan mülkiyeti özel gıda kontrol laboratuvarları tarafından üretici ve veya satış noktalarınca Türk Gıda Kodeksi’ne tam uygunluğu analiz edilen parti ve STT’si birebir örtüşen, 30 günle 3 ay arasında değerlendirilen, analiz sonuçları uygun olan gıdalardan numune alınmayarak gıdaların analiz edilme oranının yüksek sayılara çıkması sağlanmalıdır.

7-Taklit ve tağşiş araştırmaları için günlük ve raf ömrü 15 günden az olan gıdaların resmi denetim kapsamında yapılan analiz sonuçları olumsuz olarak ifşa edilmesi yerine daha ağır cezaların (kapama vb. gibi) verilmesi, ve genel ilke olarak sağlıksız gıdaları tüketiciye yedirilmeden alınacak önlemler uygulamaya geçirilmelidir.

8-İşlemlerin daha hızlı yürütülmesi maksadıyla, İstanbul ili başta olmak üzere Veteriner Sınır Kontrol Noktalarının doğrudan Genel müdürlüğe teşkilat bağlantısı yerine konuşlandığı il müdürlüğü bünyesindeki ilgili il müdür yardımcısına bağlanmalıdır.

9-Gıda ve tarımsal ürün piyasaları izleme ve değerlendirme komitesi çalışmalarının daha aktif olması için öncelikle genelgenin yönetmeliğe dönüştürülmesi ve detaylandırılmasını, üç ayda bir yapılacak toplantının en az ayda bir yapılmasını, kuvvetler ayrılığı prensibi gereği icracı Bakanlığının (GTH Bakanlığı) yerine Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı tarafından toplantılara başkanlık edilmesinin daha uygun olacağı değerlendirilmelidir.

10-Otel, restoran vb. açık büfe olarak adlandırılan kahvaltılık gıdaların sunum sonrası tüketilmeden artanların atılması başta olmak üzere, depolanan ancak son tüketim tarihi yaklaşılan ancak sağlıklı ve tüketilebilir durumda olan yüksek miktardaki gıdaların israf edilmeden değerlendirilmeleri için “Ekmek israfı önleme” benzeri kampanya vb. etkinlikler düzenlenmelidir.

11-Marketler başta olmak üzere kasap, manav, bakkal ve semt pazarları dahil her seviyede gıda AVM’lerinde çok yüksek sayıda kullanılan petrol bazlı poşet yerine file vb. kumaş torbaların kullanımını teşvik etmek için “Doğayı Seven Filesiyle Gelsin” projesini başlatılmalıdır.

12-Başta İstanbul ili olmak üzere kayıt dışılığı ile sağlıksız kesimlerin, depoların ve dağıtımın önüne geçilmesi için et sanayi sitesinin (Avrupa ve Anadolu yakasına ayrı ayrı) kurulmalı ve resmi denetimin etkinliği artırmalıdır.

13-Kırmızı et satışında toptan et satışlarındaki KDV oranının %1 olması ancak perakende kırmızı et satış noktalarının %8 olarak kalması haksız rekabet ve mali sıkıntılar oluşturduğundan %1 oranının, Tüketici lehine perakendeci esnafa da uygulanmalıdır.

14-Market bünyesindeki kasap ile kasap esnafının diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi hijyenik alt yapıyı sağlayanlar için parçalanmış tabaklı beyaz et yanında tüketici tarafından talep edildiği takdirde bütün tavuğun parçalanması izni verilmelidir.

15-Kırmızı et fiyatlarının aşağıya çekilebilmesine katkıda bulunmak için sanayileşen kırmızı et besiciliği beraberinde, aile çiftçiliği teşviklerle desteklenmeli mera alanları artırılmalı koyun ve keçi üretiminin artması için başta kamu spotları olmak üzere tüketici talebi artırılmalı etçi ve kombine ırkların ülke genelinde yaygınlaştırılmalıdır.

16-Yem bitkileri ve yem hammaddelerinin üretiminin artırılması ile bu konudaki teşvikler doğrudan yem olarak verilmelidir.

17-Mezbahanelerin modernizasyon işlemlerinin hızlandırılması, öncelikle Yerel yönetimlere ait olanların kapatılması yerine, faizsiz ve uzun vadeli kredi desteği verilerek modernizasyonu sağlanmalıdır.

18-Her türlü karkasın sınıflandırılması ve tanımlaması için, ilgili tarafların katılımıyla TGK özel tebliği yayınlamalıdır.

19-Dericilik sektörünün kayıt dışı faaliyetlerden kaynaklanan problemleri ile ithal ürünlerle rekabet edebilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

20-Usulsüz taşınmaya bağlı kazalar sonucu hayatlarını kaybetme riski bulunan mevsimlik işçilerin minibüs/otobüs vb. insan taşıma amaçlı araçlarla görev bölgelerine taşınması için bakanlıkça doğrudan AKBİL / Akıllı Kart gibi ulaşım bedeli teşvik olarak verilmeli ve elektronik sistem alt yapısıyla takip edilmelidir.

21-Bakanlığımız Gıda, Tarım ve Hayvancılık başta olmak üzere üç ana bölümde görev yapmaktadır. Bu noktadan hareketle, hayvancılık uygulamaları ile ön plana çıkan 30 İl’e yönetsel yetkinlikle donatılmış Veteriner Hekimler atanmalıdır. Sanayi olarak gıda üretimi ile ön plana çıkan 30 İl’e Gıda Mühendisi, diğer 21 İl’e ise de, zirai çalışmalar için Ziraat mühendisleri ile balıkçılıkla ön plana çıkan İl’lere de Su ürünleri mühendisi atanmalıdır. İlçe Müdürleri atamaları da aynı temel ilke doğrultusunda yönetsel yetkinliğine göre yapılmalıdır.

22-05.07.2013 tarih ve 28698 sayılı resmi gazetede yayımlanan “Hijyen Eğitim Yönetmeliği” gereği, sehven verilmediği düşünülen Hijyen Eğitmenliği meslekler listesine Veteriner Hekimler ile Gıda Mühendisleri de ilave edilmelidir.

23-Yumurta üzerine STT yazılması Tüketici lehine bir uygulama olarak memnuniyet vericidir. Ancak, Aile çiftçiliği korunması ve mağdur edilmemesi ile köy yumurtası tercih eden Tüketicilerin de mahrum olmaması için, 250 adet ve daha az kanatlı hayvanı olan üreticilerin “KÜÇÜK MİKTARLARDAKİ YUMURTANIN DOĞRUDAN ARZINA DAİR YÖNETMELİK” kapsamında verilecek eğitim ve doğrudan STT yazıcısı, gıda boyası vb. teşviklerle desteklenmeli ve kayıt altına alınmalıdır. 

Saygılarımla.

Vet.Hekim Dr. Can DEMİR

37

candemir22 Eylül 2015

KURU FASÜLYE İTHALATINDAN, ORHAN GAZİ TÜRBESİNE; KIRGIZİSTAN

Ülkemize ithal edilen gıdalarla ilgili bir proje üzerinde çalışma yaparken karşıma milli yemeğimizin temel ürünü olan kuru fasulye (özellikle çalı kuru fasulyesi) çıktı. Türkiye Cumhuriyeti olarak 2014 yılında binlerce ton tutarında kaliteli kuru fasulyeyi Kırgızistan’dan ithal etmişiz. Bu günlerde Kırgızistan’la Türkiye arasındaki gittikçe yakınlaşan sosyal ve ticari ilişkilerimizin gündemde olduğunu bilmekteyiz.

Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İznik’in fethi sırasında yanımızda olan Kırgız Türk’lerinden şehit olanlar anısına, Orhan Gazi tarafından 1331 yılında İznik/Bursa’da “Kırgızlar Türbesi” inşa ettirilmiştir. Türbe, Türk Budununun birlik ve beraberliğinin güzel bir örneğidir.

Orta Asya’dan kardeşlerimiz Kırgız Türkleri, yakında genel seçime gideceklerdir. Ülkenin geçmiş yıllarda yaşadığı bunalımlı dönemin geride kaldığını görmekteyiz. Ülkede artık geniş tabanın desteğini alan yeni siyasi liderler ve kadrolardan birisi olan, Kırgızistan partisinin seçimden başarı ile çıkacağı ve hükümet kuracağı değerlendiriliyor.

Kırgızistan ve kurufasulye makale_resim2

Bağımsız Türk Devletlerinden olan ve de denize kıyısı bulunmayan Orta Asya’daki Kırgızistan, Gıda İhracatında kuru fasulyenin yanı sıra barbunya kuru fasulyesi ve cevizde sırasını beklemektedir. Hep Türk birliğinden bahsederiz, kastedilen bu durum olsa gerek küreselleşen dünyada siyasi sınırların ticari anlamda bir engel tanımadığını ve kardeşlikle ticaretin bir arada geliştiğini görmekteyiz.

Kırgızistan ve kurufasulye makale_resim1

31 Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden ve Türk Konseyi üyesi olan Kırgızistan, daha çok hayvancılık ağırlıklı tarım ekonomisinin hakim olduğu bir ülke olmakla birlikte, karşılıklı ithal ve ihraç edilecek gıdalarda önceliğin Ata topraklarına verildiğinde, bizler için ticari anlamda da olsa Türk birliğinin oluştuğunu gösteren bir resimdir.

Bu vesileyle, okurlarıma hayırlı bayramlar diliyorum.

Dr. Can DEMİR
Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi Bşk.

37

candemir20 Ağustos 2015

ARTAN ET FİYATLARINA DUR DEMEK İÇİN, GIDA PİYASALARI İZLEME VE DEĞERLENDİRME KOMİTESİ ACİLEN TOPLANMALIDIR. (*)

Vet. Dr. Can DEMİR, yetkililere sesleniyor…

    Kırmızı et satış fiyatları, her kurban bayramı öncesi ilgili yetkili yetkisiz kişi ve kuruluşlar tarafından açıklama yapılarak uzun süre gündemde kalmaktadır. Mesleki birikimi hayvancılık işletmeciliği ve gıda olan bütün paydaşlar aşağıda belirttiğim bütün hususlar az bir farkla da olsa hemfikir olduğumuz konulardır ve de süregelen konuşmaların temelini oluşturmaktadır. Continue Reading

37

candemir23 Temmuz 2015

GIDA TERÖRÜNDE İFŞA’NIN PERDE ARKASI

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca 2012 yılında başlayan ve en son olarak ta 2015 yılı Haziran ayı sonu itibariyle, 79 parti ürün taklit-tağşiş kapsamında ve 16 parti ürün ise içerisinde bulunmaması gereken ilaç etken maddesi içerdiği için sağlıksız, yasalara aykırı olarak gıda imal eden ve satan firmaların isimleri açıklandı.

Continue Reading

37

candemir1 Mart 2015

TÜRKİYE OBEZİTE İLE MÜCADELE PLATFORMU KURULUŞ TOPLANTISINDA DR. CAN DEMİR’İN AÇIKLAMALARI

YESİDEF ev sahipliğinde yapılan toplantıda söz alan Dr. Can DEMİR Özel bir Gıda Kontrol Laboratuvarı’nın Genel Müdürü olarak kendini tanıtan sözleriyle konuşmasına başlamış ve çeşitli STK’larda görev aldığını ancak bugünkü konuşmasını Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi YK Başkanı olarak yapacağını belirtmiştir. Continue Reading